28 Mart 2020 Cumartesi

Hafta raporu

Hafta raporu veriyorum:

-Çok toplantı
-Geçen haftaya kıyasla daha az stres
-Bir adet parmak yaralanması
-Şekerli ve çikolatalı muffin

Çok toplantı, çünkü "evden" çalışıyoruz. Yok, yok, ofisten çalışırken de iş yapmayı toplantı yapmak sanıyorduk zaten... Toplantılarımızın yapısı değişmedi ama haklarını yemeyim; bir takım ciddi adamlar, her an sınıfı sıra dayağına çekecek gibi duran öğretmen edasıyla sorular soruyor, kendini göstermeye çalışan ama konudan hiç haberi olmayanlar salak salak konuşuyor ve en sonunda işler hep tek kişiye kilitleniyor (acaba kime?!).

Geçen haftaya kıyasla daha az stres, çünkü bu hafta kocam evdeydi. İkisi oynarken bazen gülmekten gözlerinden yaş geldi, yavru toplantımı yine 3 kere böldü ve çizgi sinema saati adı altında çocuğu 2 saat televizyona kilitledi ama olsun, yavrunun sürekli paçamı çekiştirmemesi benim açımdan çok iyiydi.

Bir adet parmak yaralanması ise çocuğumun dahiyane bir fikri sonucu meydana geldi. Yatak odasının kapısının arkasına saklanıp babasını korkutmak için beklerken parmağını anahtar deliğne sokmuş yavru.. .Kocam gelince paniklemiş, oğlum elinin orada işi ne demeye kalmadan parmağını cart diye çekince sağ işaret parmağının ilk boğumu rendelenmiş havuç misali sıyrılmış. çığlık kıyamet ağlayarak geldiler yanıma, elini yıkadım sabunladım pamuk bastım ama kan durmuyor. Önce korktum ama hastaneye gitmeyi hiç istemiyorum. Evde yara bandı dışında bir şey olmadığını fark ettim. Kocam gidip steril gazlı bez, baticon, antibiyotik krem, sargı bandı vs. alıp geldi eczaneden. Üç gündür o parmak uykusunda bile havada duruyor, bir sıkıntı olmadan atlattık şükür. Her zaman lazım ama hele böyle zamanlarda evde minik çaplı yaralanmalara kullanılacak temel şeylerin olması gerektiğini bir kez daha hatırladık.

Şekerli ve çikolatalı muffin ise "cuma günkü toplantım iyi geçerse şu kekten yapacağım" demek suretiyle bir nevi "adak adamam" sonucu gerçekleşti... Toplantı iyi geçti, bana da keki pişirmek düştü. Yaparken çocuğum o kadar mutlu oldu ki, çocuğa aynı anda hem şeker hem çikolata verdiğime değil de, dört senedir şeker yerine dut kurusu, kakao yerine keçiboynuzu tozu, un yerine nohut unu kullanmalarıma vicdan yapacaktım neredeyse... Sonuç olarak herkes mutluydu, karantinada mutluluk herkesin hakkı gibi laflardan bir demet seçerek üstünde durmadım.

Bu haftayı da bu şekilde bitidik bakalım.



7 yorum:

  1. Öncelikle kuzuya çok geçmiş olsun 🌼😊 baya yoğun geçmiş günün Rabb'im kolaylıklar versin inşallah canım benim sevgiler 😊🌸

    YanıtlaSil
  2. Ay geçmiş olsun! Rendelenen parmak çok feci bir şey, valla hissettim acısını okurken :/

    Uzun süre dut kurusu, kara un, organik meyve kurusuyla filan kekimsiler yaptıktan sonra bir gün isyan edip eski usül kek yapmıştım ben de. İçine sütlü çikolata filan kırarak :D Kocamın gözleri dolmuştu yerken ahhahhha :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haahahahha aynı sahneler, aynı! "Anne ben aslında çikolata olan keki daha çok seviyorum" dıye de ıtıraf ettı çocuğum, Nuray teyzeninkine (okulda yemeklerini yapan teyzeleri :) ) benziyormuş o zaman...

      Sil
  3. Oh be, ne güzeldir o kekin tadı <3
    Ben de kreş hakkı diyip veriyorum abur cubur bazen. Okulda yemediklerine sayalım ahjgsafga.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. analarda hep aynı mantık çalışması :) resmen güldüm :)

      Sil
  4. yam yam :) minnoş parmak umarım daha iyidir.

    YanıtlaSil

Öcü!

İnsanların neden birbirine “öcü” gibi baktığını anlamakta zorlanıyorum. Ben de sıradan bir insan olarak bazı şeylere şaşırmaya, tanıma...