30 Eylül 2019 Pazartesi

Delirdim ama neden?


Çocuklardan önce bol geyik ve şamata için kullandığımız, (eski) adı “kayınbro, elti, görümce” olan kardeşim, eşi, ben ve kocamın olduğu bir whatsapp grubumuz var. Bu sabah kocam gruba şu karikatürü yollamış ve benimle dalga geçmiş:



Çok yalan sayılmaz evet, çünkü kafayı yeme noktasındayım. Geçmek bilmeyen alerjik rinit yüzünden geniz akıntısı, kulakta sıvı birikmesi, öksürük, burun tıkanıklığı yaşayan, bunları engellemek adına 3 haftalık ilaç kullanımı, 1 hafta ara veee hemen peşinden 10 gün hastalık ve bu arada kulak enfeksiyonu nedeniyle antibiyotik kullanımına giden yavruyu nasıl iyileştireceğimi şaşırmış durumdayım. 

İlaç kullanmayan ben, alerji ilaçlarını (şurup ve sprey) asla şaşmadan kullandım, hatta bağışıklık destekleyiciler, balık yağları vs. alıp onları da kullandım. Keçiboynuzu özü, zencefil-zerdeçal-karabiber-bal dörtlüsü, her sabah bitki çayları, ne biliyorsam denedim. 
Süt ve süt ürünleri alerjik akıntıyı arttırır dediler, 15 gün sıfır süt ürünü (penir, kefir, yoğurt dahil) perhizi uyguladım her ikimize de. Benim o hafta o kadar çok geniz akıntım oldu ki faranjit yüzünden sesim tamamen kısıldı, yavruda da belirgin bir düzelme yaratmadı. Onu da eledim.

Şimdi kafayı asıl alerjen toz, ev akarı (mite)) olabilir mi fikrine taktığım için çılgınca temizlik yapıyorum. Zaten deterjanlarımız çok uzun zamandır parfümsüz, mümkün olduğunca kimyasalsızbitkisel bazlı. Hafta bir nevresimlerini 60 derecede yıkıyorum. 
İhlas marka ev temizlik robotları var bildiniz mi? Böyle döve döve temizlik yapıyor, yatak ya da halıyı süpürünce suyun içine birikenleri görüp insanlığınızdan bile utanıyorsunuz? Hah, işte onunla hafta bir yatak döşek, halı, koltuk ne varsa temizliyorum. Zaten yavrunun odasında halı yok, hatta perde de yok. Bir yatak, bir berjer var toz tutabilecek. Evdeki toplam halı miktarı desen,  normal bir evin salonundaki kadar... Günlük temizliği yaptığım süpürgem de hepa filtreli, onunla da neredeyse her gün ev süpürüyorum, ardından toz alıyorum. Geçen gün ev akarlarına etkili olduğu söylenen bir karışım okudum (500 ml suya; 60 damla palmarosa, 60 damla karanfil yağı), bu hafta sonu hazırlayıp yatak, koltuk, halı gibi makineye atıp yıkanamayacak ne varsa üstüne sıktım. Daha da mite gelir yerleşirse Allah belasını versin deyip dişlerimi sıkıyorum. 

Tipi de böyle iğrenç  işte...

Sonuçta bir yere bağlamam lazım ama bağlayamıyorum, çünkü bir sonuç elde edemiyorum. 2 hafta önce ani bir ateşle doktora götürdüğüm yavrunun Ankara’yı kırıp geçiren diyaresalgınından etkilendiğini öğrendik. Doktora giderken kulağından olduğuna emindim, çünkü öksürük ve akıntı başlamıştı. Kulakta sorun yok dediler ama antibiyotiği dayadılar yine. Kullandım çünkü çocuk 2 günün içinde bir kilodan fazla zayıfladı, serum için damar bulamadılar vs. 

Bir hafta iyi olmuştu ki (öksürük ve akıntı devam) cumartesi kulağım diye kalktı sabah! Allah’ın bize bir lütfu olduğuna inandığım biçimde öğlene doktorundan randevu bulduk. Genelde 3 hafta önceden falan aramak gerekir! Gittik, daha girişimizi yaptırmaya kalmadan midem bulanıyor diyen yavru hooop kustu L Elimde poşet olmasına rağmen her yanımız batmışken, herkes ona bakarken utanan ve zaten çok panikleyen yavruyu sakinleştirmeye çalıştığım o an kalkıp yanıma gelen kadını unutamayacağım. O an panikle yüzüne bakmayı akıl edemediğim, sarı kıyafetli kadın gelip yavrunun sırtını sıvazladı, “ Korkma canım, bir şey yok iyisin, şimdi temizler burayı ablalar, bir şey olmaz, utanma bak annen burda” dedi, çantadan eşyaları çıkarıp verdi… Allah razı olsun ne diyeyim.  

Doktorumuzla görüşünce durumu anlattım. Dışarıdan görenin sapık herhalde diyeceği şekilde mart sonundan bu yana tüm şikayetlerini, doktor muayenelerini ve kullandığı ilaçları tarih tarih yazdığım 3 sayfalık notlarımı da gösterdim, sağ olsun hepsine baktı... 
Çok uzun yazdım, uzatmayayım; alerji ile ilgili olarak yine aynı noktaya geldik. Alerji bu yaş grubunda çok sık görülüyor, kulağa vurmasa mesele değil ama kulağı etkilediği için durdurmak zorundayız. İlaçlarını değiştirip bir aylık süre sonunda tekrar bakacağız. Geniz eti ameliyatı alerjiyi ortadan kaldırmayacağı ve tekrar büyüyebileceği için tam çözüm değil. İlaçla halletmeye çalışacağız, mecbur kalınırsa yapılacak. Zaten alerjisini takip eden KBB uzmanının dedikleri de bu şekilde. 

Peki hocam bu ikinci oluyor, bağırsaklarına ne oluyor bu çocuğun?

Antibiyotik oluyor!

Kreşe giden çocuk istatistiklerinden bahsediyor doktoru bana, senede 8-10 kez doktora gidecek kadar hasta olması normal, neredeyse ayda bir. Antibiyotik ilk kullanımda %10, sonra %20, %40 derken %50 oranında bağırsak florasını bozuyor. Sonra da, bu salgında olduğu gibi bakteriyel durumlara ve diğer hastalıklara daha açık oluyor. 

Aklıma, alerjisi olduğunu henüz öğrenmemişken, doğum gününde başlayan kulak ağrısı sonrası memlekette gittiğimiz KBB uzmanının verdiği geniş spektrumlu antibiyotik geliyor. Kullanmasak? dememe rağmen beni korkutarak mutlaka mutlaka deyişi… Az sonra çocuk doktorumuz bu ilacı anarak, bu tarz antibiyotikler florayı direkt etkiler diyor. İyice sinirlerim geriliyor. 

An itibariyle durmadan bizi ilaca sürükleyen alerjiye ve doktorun çat diye verdiği o ağır antibiyotikle ilk fitili yakmış olabilir miyiz sorusuna kafayı takmış durumdayım. 

İkisini de çözemiyorum tabii, sadece can sıkıyorum.
Allah herkese şifa versin, hele yavrulara…

10 yorum:

  1. <3 Sana güç diliyorum! Keşke elimden bişey gelseydi, mesela alerjiyi ortadan kaldıran sihirli değnek..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağol Ceren, bunları yazman bile yeter❤️ Allah başka dert vermesin, hani yaşlılar derler ya dert verip derman aratmasın diye, neler neler var dünyada... bunlara bu kadar üzülmemek gerek aslında ama bakma insan elinde olmadan moral bozuyor.

      Sil
  2. Kolay gelsin, çabucak geçsin.
    Sonbaharda başlayıp, yazın ortası biten hastalıklar, en büyük korkum. Hiç kışı yaşamayacak şekilde seyahat etsek, (ütopik) hayalleri kuruyorum. Ağustos girdi mi ben de strese giriyorum.
    Yaşını doldurmadan geçirdiği kulak enfeksiyonu sebebiyle uzun süreli kullandığı antibiyotik yüzünden bozulan mikrobiyotasını iki senedir düzeltemedim.
    Geçenlerde okuduğum bir yazıda sık geçirilen enfeksiyonların çocukluk çağı lösemisini engellediğinden bahsediliyordu. Ay aman oh tamam hasta olsun napalım dedim içimden.
    Bu sene kendime erkenden gaz vermeye başladım; bişey olmaaz atlatırıız, böle böle büyüceek, hepsi hasta oluyoo, şunun şurasında kışın bitmesine kaç ay kaldıı (ağustostayken)...
    Her halükarda, yavrucağız hastayken işe gitmek istemiyorum. Her seferinde onla bir hasta olmak istemiyorum. Hasta olduğumuzda (bir tas çorbaya muhtaç) yapayalnız kalmak istemiyorum. Modern hayatın yalnızlığı hastayken hiç çekilmiyon biliyon mu.
    Şifa dilekleriyle kucaklarım sizi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah Su, içim ezildi okurken. Şu an aynı moral bozukluğu, aynı kış nasıl geçecek korkusu ve aynı kimsemiz yok üzüntüsü. Dünden beri ben de hastayım, eşim böbrek taşı düşürdü ve oğlan hala ağız burun tıkalı, hırıl hırıl geziyor...
      Ne tarafa ağlıyorduk?
      Çok teşekkür ederim, Allah hepimize şifa versin, ben de sizi kucaklıyorum, çocukların bu döngüyü kıracakları kış olsun inşallah❤️

      Sil
  3. Geçmiş olsun. Biz de çok çektik, antibiyotiklerden helak olduk geçen sene. Okudukça eski hallerim, hatırladım. :( Kreşler mikrop yuvası artık eminim. Kışın zor ısıttıkları için midir, nedir havalandırmıyorlar da... Neyse, Mızmız hastalıklara en çok uyku odaları ve çocukların birlikte kullandıkları bardaklar vs. sebep oluyor. Uykuyu iptal ettirebiliyorsan, ettir. Evden matara yollamak, bir de çocuğu hijyen konusunda tembihlemek işe yarıyor. Çatal, kaşıklar bile düzgün temizlenmezse diş çürüğünü bulaşıyormuşç Bizimki arkadaşlarını bile öpmüyor artık. Psikopatça oldu bu yazdıklarım ama benim nacizene tavsiyelerim. Tekrardan çok çok geçmiş olsun kuzuya.
    Sevim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bizimki öğle uykusu uyumuyor, su matarası da var, biraz huylu bir çocuk kimsenin eşyasını kullanmaz zaten... ama havasızlık benim de aklıma geliyor.
      Bir de eğlence olsun diye birbirine tüküren minik insanlardan bahsediyoruz, gülsek mi ağlask mı bilmem.
      O mikroplardan kaçış yok sanırım.

      Sil
  4. Var ya çocuk hastayken o kadar çok ağlaya ağlaya işe gittim ki... Bir defa da istifamı hazırladım, amirim saçmalama dedi. Mazeret izni verip yollamıştı. En çok o hastayken çalışmaktan, kreşten, modern hayattan nefret ediyorum. Sarılıyorum Mızmız sana, bozma moralini. Hepimizde aynı hikaye.:(
    Sevim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ahh ah, çantasına şurubu koyup göndermek bile anneye öyle bir vicdan yükü ki... çocuk 3 haftadır hasta, 3 kez izin aldım ara ara, şimdş ayakta ama okula bırakırken ağlıyor. Onu bırakıp çıkınca da ben...
      Sağol Sevim, iyi ki yazdın, çok ❤️ Benden de sana...

      Sil
  5. Çoğu zaman çocuk hasta olacağına ben olayım diye düşünmüşümdür, hatta an itibariyle de düşünüyorum çünkü Ekim geldi ve bizimki hiç sektirmez. Geçmiş olsun, Allah kolaylık versin.

    YanıtlaSil
  6. çook geçmiş olsun öncelikle.

    ben en son çareyi 2 yaşındaki kızımı kendi isteğine göre saldım gitti. onu dinlemem gerektiğini düşünüyorum şu ara teklif ediyorum mesela üstüne bişi giydirmek için istemezse karışmıyorum. giydirmiyorum. ama işin bir de mikrobik boyutu var nerden nasıl kapıyorlar belli olmuyor.

    YanıtlaSil

Öcü!

İnsanların neden birbirine “öcü” gibi baktığını anlamakta zorlanıyorum. Ben de sıradan bir insan olarak bazı şeylere şaşırmaya, tanıma...