20 Eylül 2017 Çarşamba

İş yeri gıybeti

İşe başlamanın ve böylece birkaç yetişkin görmenin en güzel tarafı; yetişkin görmek. Bence bu kadar. An itibariyle işe geri dönüşle ilgili hislerim bunlar. Başka da bi’ halt değişmedi sanki bende, yani en azından olumlu yönde... İşe yaramazlar, kapasitesizler ve kıskançlar bıraktığım yerde duruyor. İş yapmayıp çene yapanlar hele, aman aman onlar 1 milim kıpırdamamış zaten, aynı yerdeler, kaya gibi… Ama bugünkü gıybetimi hem kel hem fodullardan yana kullanmak istiyorum. Aslında hiç bi mok olmayıp da kendini hint kumaşı sanan ve üstüne bir de böbürlenenlerden!
Yavrum sana proje deyince gözünün önüne gelen tek görsel şu idi;

Proje yazıyoruz dediğimde “P-R-O-J-E” Yİ kullanarak akrostiş yazıyoruz zannediyor, ben niye ekipte yokum diye gizliden –ve olmadığım yerde açıktan- tripli hareketler yapıyordun. Eh, yavruladım malum, ne zamandır yoktum,  geldim bir baktım iki kurumdan üç beş insanı bir araya getirecek toplantıyı düzenledin diye kendini proceci sanmaya başlamışsın. Yetmemiş, birlikte çalıştığın diğer insanları “ben çok meşgulüm, çok çalışıyorum, siz bi iş yapmıyorsunuz”a varacak laflarla darlamışsın.
Peki, uluslararası ekibin geleceği ilk toplantıdan önce neden yaprak gibi titriyor, burnunu düşürüp sonunda “kurbanın olam Mızmız bu işi anlayan başka kimse yok, pazartesi sana ihtiyacımız var” diyorsun?
O değil de, böyle tipler rezil olsun diye kılını kıpırdatmamak varken ben niye oturmuş doküman okuyor, aman da kurum imajımızın ağzına edilmesin bu salak yüzünden diye debeleniyorum.
Acaba salak olan ben miyim?
İşe ve kendimi yemelere başladım adlı yazımın sonuna geldiniz.
Mızmız iş yerinden bildirdi.

Öcü!

İnsanların neden birbirine “öcü” gibi baktığını anlamakta zorlanıyorum. Ben de sıradan bir insan olarak bazı şeylere şaşırmaya, tanıma...