"Başımızın üstünde bir çatı olsun"dan, "sitenin fitness merkezi var mı, ooouvvv yoksa başka yer bakalım?" a, nasıl ve ne ara geçtik bilmiyorum. Çoğul konuştum ama şahsım iki gruba da dahil değil aslında, jenerasyon farkı belli olsun diye yazdım öyle... Annemlerin zamanında efsane yokluk hikayeleri var, bizde de o yokluktan eser yok ama sürekli bir yetmeme hali var!
Biz karı koca memur çocuğuyuz, annelerimiz ev hanımı. İhtiyaçlarımızı belirtirken "Babam maaşı alınca şunu alabilir miyiz?" diyerek büyüyen çocuklarız. Hoş, kocamın ailesi çok kalabalık, o bu fırsata bile zor erişmiş ya...
Neyse uzatmayım, bir şekilde okuduk çabaladık, KPSSler, mülakatlar ve diğer bütün sınavlar sonunda biz de anlı şanlı (çünkü memurluk da mühim bir şey gibi öğretildi) memur olduk!!! Büyük şehirde iyi birimlerde çalışıyoruz. Maaş mı? Çok değil ama memurluğu göz önünde tutunca az da değil.
Peki neyimiz var? 4 senelik evliliğimiz sonunda bir araba sahibi olduk ancak.
Başını sokacak bir evin olsun aman kira verme cümlesini daha çocukluktan beynimize beynimize işledikleri için ev alma peşindeyiz. Bu bir çeşit yük bir çeşit kambur oldu sanki sırtımızda. O evi almamız lazım... Almazsak olmaz. İki maaşlı her memur gibi, birimiz maaşı oraya bağlamalı ve o evi almalıyız.
Ama alamıyoruz.
Yahu yarım milyon lira diyorlar bir apartman dairesine! Yarım milyon diyorum huuuu! Apartman dairesi diyorum! Ankara'nın en nezih semti falan da değil ha burası, oraları hiç bilmiyorum...
Adamın evinin önünde göl var, bizim apartmanın önünde de betondan ve taştan yapılmış fıskiyeli şelale var nooolmuş
Eli yüzü düzgün, makul büyüklükte bahçesi (e çocuk var ne yapalım) ve otoparkı olan, 3+1, mutfağına 3 kişi girince birinin havaya yükselerek yok olması gerekmeyen, çocuk odasına çocuğun sadece bacağının falan değil de yatağı ve gardrobunun sığabildiği, böyle aşağı bakınca, bu yokuştan uçuşa geçsek 2 dakikaya işe ulaşırız aslında demeyeceğin düzlükte, yan komşum gece beni keser mi diye endişelenmeyecek kadar güvenilir bir muhitteki evlere en aşağı 350 bin lira diyorlar. Hepsini kredi çekmek mümkün değil ya, çektin farz et, faiziyle sana en az yarım milyona geliyor! Vay arkadaş ne milyonmuş, hepimiz çılgınca zengin miyiz neyiz o paraya ev sahibi oluyoruz!
Satın alabileceğimiz "dayre"
Benim aklım ya da matematiğim bunu almıyor. Kocayla kavga halindeyiz. İşe geri dönmeme sayılı haftalar kala ev de ev diye başladı yine... İlk maaşla birlikte hemen ev bakmaya başlamalıymışız, gelen para gidiyormuş yoksa... Bak o doğru, gidiyor, hem de hiç hayrını görmeden. Bunu da çözemiyorum. Çünkü lüks sayılabilecek neyin var desen "kesme dondurmanın yanına kağıt helva alıyorum çocuk uyurken tost yapıp yiyorum, o sayılır mı?" diye soracak durumdayım. Ama yine de buharlaşan parayı tutmanın yolu ev alacağım diye kırılıp geçmek midir bilmiyorum.
Kazandığımız para bir yanılsama gibiyse; ya berbat ekonomik koşullara sahip bir ülkede yaşayan zavallı insanlarız, paramızın alım gücü temel ihtiyaçlarımızı karşılasa şanslı sayılıyoruz, ya da cidden hesap kitap yapmayı bilmiyoruz bi abaküs alıp baştan başlamalıyız...
Her akşam aynı şeyleri konuşmaktan gına geldi ama bu sefer para niye hiçbir şeye tam yetmiyor sorusunu kocayla biraz daha irdeleyeceğim. Belki bir ışık yanar... Malum, en iyi aydınlanmalar kavgalardan sonra gelir (umarım sadece bana öyle olmuyordur), kafamın içi biraz düzene girerse bir özet geçerim kendim için bloga... Para niye yetmiyoru çözersem belki ev sahibi olamasak da birazcık konfor sahibi oluruz böylece.
Memur çocuğu değiliz fakat "O kira ödemekle bitmiyor. Evi on sene ödersen senin oluyor." diye beynimize ailelerimiz tarafından yerleştirilen subliminal mesajlar doğrultusunda evliliğimizin altıncı ayında ev bakmaya başladık.
YanıtlaSilBir buçuk yılın sonunda da aldık. Benim araba almak isteyişime eşim ev diye tutturarak noktayı koydu.
"E iyi mi oldu?" dersen "Valla o günkü psikolojime bağlı." derim. Sonuçta yüksek bir meblağ ve ödeyerek geçireceğim ayların sonunda 35'imi görmüş olacağım.
Bazı sabahlar "Ay iyi ki de aldık." derken, bazen de eşime "Ben sana araba alalım." demiştim diyorum.
Aşırı ciddi ve büyük bir karar, hem sabır hem zihinsel dinginlik gerektiriyor. Zira bankalarla muhatap olmak insanı güçten düşürüyor.
Size kendiniz için en doğrusunu bulacağınız güzel günler diliyorum.
Sevgiler.
Ay evet bir de banka ile uğraşma boyutu var değil mi... Acaba kandiriliyor olabilir miyiz, acaba odeyemezsem ne olur ve acaba bu kadar sigorta vs. olayi sart mi soruları bir tek benim kafami agritmiyor galiba...
SilBu bir tarafa, uzuuun uzun ödeme kısmı insanin psikolojisini toptan tehdit edebilir.
Bir de, benim koca da biraz pesinat denklestirebilse o noktayi coktan koyardi ama elinde bir sey yok garibimin:)
Ödeme kolaylıkları diliyorum size, huzurla oturun.
Sevgiler
Yazıda çok eğlendim ama en çok şuna güldüm:
YanıtlaSil"mutfağına 3 kişi girince birinin havaya yükselerek yok olması gerekmeyen"
ehehehehekhskf
Yarım milyara evi kim alıyor söyliyim. Anne-baba desteği alanlar :( Tabi genç çiftimiz çok sıkı para kazanmıyorsa.
On numara tespit olmuş canim Kahve...
SilBir de bazilari var, anne baba destegi al(a)madigi gibi, sirf gönülleri olsun elalem onlara pistt demesin diye dugun dernek yapan, gelinliginden salon kirasina, verilen yemeklerden esyalara kadar herseyi kredi cekerek alan ve 1.5 sene borc odeyen... Boyle salaklar da var, ben hic tanimiyorum bi arkadasin basina gelmis hahahahhaha:))))))
Yani özetle işimiz zor.
Kısmet diyelim bari...
Vallahi bunu ben de düşünüyorum! Hele İstanbul'da ev fiyatları o kadar aşmış durumda ki... 350bine burada şehrin sınırları dışında 1+1 bile alınmıyor neredeyse... Yahu diyorum; yalı baksam ya da rezidans ok de; alt tarafı 2+1 apartman dairesi bakıyorum olmuyo... Biz de 10 ay kadar önce evlendik; evlilik öncesi -İstanbul'da kiralar da aşırı aşırı yüksek olduğundan- ev alın yahu kiraya para vermeyin dedi, aileler. Biraz bakındık ve koşarak uzaklaştık bu fikirden! Çılgın rakamlar, acayip bir pazar... Şimdi ufacık tefecik ama tam istediğim bir yerdeki evde kirada oturuyorum:) Bence oturacağımız evi almak değil de, kiraya verilecek başka bir evi almak daha mantıklı geliyor, hem para biriktirmek için hem de kredisinin çoğunu-ya da bir kısmını- kiracı ödeyeceği için. O zaman evin odası, çevresi vs. de o kadar ölümcül önemli olmuyor. Bir de bunu düşünebilirsiniz belki? ;) Bir de para biriktirmek mevzusu var ki... Ona epeyce kafa yordum ve yazdım bu ara: http://sinmarin.blogspot.com.tr/2017/03/less-is-more.html
YanıtlaSilIstanbul'un taşı topragi bi de evleri mi altından acep? Bu korkunc espriyi yapmama onlar sebep oldular üzgünüm, fiyatlar aklini basindan aliyor insanin...
SilAslında odenecek miktar ve kalinacak evdeki kira dengesi makul olursa neden olmasın..
Yaziyi da hemen okuyacağım, teşekkürler:)
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilbiz aile desteği görüp ev alanlardanız. insanın kendi evi olmasının artıları olmakla beraber dünyanın en zaruri şeyi değil. biz 6 yıl önce daha makul fiyatlara almıştık.şimdiki piyasa 4 duvar ev için ödenecek bedel değil bence. insanlar o paraya ticaret yapıp istihdam oluşturuyor. 250-300 bin tl kredi çekmek pahasına ev almak çılgınlık gibi. düşününki benim sitemde kiralar 1500 civarı 6 yılda alırken ödediğim paranın daha yarısına ancak gelmiş oluyor. imkan varsa ne ala yoksa kendinizi hiç üzmeyin hayat kısa ve zor. paranızı keyif almaya,sağlıklı yaşamaya ve mutlu olmaya kanalize edin bence.
YanıtlaSilhakkınızda hayırlısı...
Resmen moral oldu yorumunuz bana! Ayni gel git içinde cirpiniyorum zaten ben de, ev ocin bu kadar para cilginlik degil mi diye dusunuyor icinden cikamiyorum...
SilDilerim hepimiz keyifli saglikli ve mutlu yasayalim. Teşekkürler