25 Mart 2017 Cumartesi

Baharda , parklarda ortaya çıkan "ana" tipleri

Park çetesi ile ilk tanışmamız yavrunun ilk yaşına yaklaştığı şu günlere kısmetmiş. Kışın hava çok rüzgarlı ya da karlı değilse 20 dakikalığına da olsa dışarı çıkmaya çalıştık (ama niye? Instamomlara özendik diye mi? Miiiikemmmel bir anne olmaya çalıştım diye mi? Elbette hayır, evde huysuzluğun dibine vuran yavru hava alsın sakinleşsin bu zavallı annenin de bedenine fazladan oksijen girsin diye...) ve tabii ki Ankara'nın korkunç havasında parkta bizden başka kimseler yoktu. İstedigimiz gibi takıldık (yani ben saçma sapan konuştum, güldüm, şarkı söyledim hatta dans ettim ki yavru eğlensin. Eğlensin ki pusette otursun ve (çılgınlar gibi bağırmak suretiyle) onu kucağıma almak zorunda kalmayım. Kucağıma almak zorunda kalmayım ki evden çıkmamızın bir anlamı olsun... Şimdi bir de bu bebe pusette neden oturmuyor sorusu var ki ben cevabını aylardır bulamadım...).

ab.bel bizi çizmiş sanki, temsili değil hakiki diyesim geliyor:))

Ama mart itibariyle diğer analar da üçlü beşli gruplar halinde parklara çıkmış. Bu manzarayı görünce hemen tek bir annenin oldugu tarafa yöneldim.





Tabii benim yavru kaydıraktan kaydığı gibi tepinmeye ve beni yere bırak anlamına gelecek şekilde kendini yere atmaya başladı. Bıraktım ve yıldırım hızıyla emekleyerek soluğu kendisiyle akran görünen öteki yavrunun yanında aldı. Şimdi bir de milletin bebesini yolar korkusuyla hemen o tarafa koştum. Benim tazmanya canavarının aksine, alabildiğine sakin bir şekilde oturan yavrunun annesi sormaya başladı. "Kaç aylık?", "11", "Hımmm yine de 1 ay var, benimki 10 aylık hiç emeklemiyor daha". Sonra sorular gelmeye başladı; yiyor mu, ne yiyor, ne kadar yiyor, anne sütü alıyor mu? Baktım ki abla yavrularin persentil eğrilerini çizip karşılaştıracak bir sonraki aşamada, hemen oradan uzaklaştım.

Ama cidden şok oldum; sürekli şikayet edilen bu durum gerçekmiş, parklar bu kadınlarla doluymuş hakikaten. Üstelik hem kadının kıyaslama yapıp çocuğu için endişelenmesine üzüldüm hem de bi kadar çok soruyu peş peşe soracak cesareti bulmasına şaşırdım. Kadın kadın, yavruna bir bak diyesim geldi. Çocuğu kaydıraktan hooop diye bırakıyorsun çocukta reaksiyon yok. Benimki kayarken çığlık atıyor, indiği an geti tırmanmaya çalışıyor ve hemen tekrar kaydırmazsam sinirleniyor. Senin yavru sakin ruhlu bir çocuk demek ki, öyle hareketle falan işi yok. Mizacı bu işte hepsi bu kadar. Benimki 6.5 aylıkken sürünmeye 8.5 aylıkken eşyalara tutunup kalkmaya başladı ( tabii ki bunları söylemedim) da ne oldu? Gün aşırı bir yerleri morarıyor ya da kanıyor ve yaptıkları ona yetmediği için sinirleniyor! Yani aslında tüm yavrular mayalarında ne varsa onu yapıyor...

Bunu da dünyanın en mühim mevzuu gibi uzun uzun yazdım ama asıl derdim kendime bir hatırlatma olsun. Çünkü kaygısı yüzünden yavrusuna bakmayı ( onu anlayarak gözlemlemeyi ya da) unutan o anne gibi olmaktan korktum. Bu minik insan suretlerinin hepsi biricik, hepsi kendine özgü. Biraz sakin olmak, sakin bakmak gerek galiba... Ancak o zaman onları ve gelişimlerini olduğu gibi kabul etmek mümkün olacak.

Bak kızım, kendine söz ver. Bu park çetelerinin güzide elemanları ile hiç bir uzun diyaloğa girmeyeceksin. Pusetinde oturan ve hatta gezerken uyuyakalan yavruların analarını kıskanabilirsin! :))) Ama çaktırmayacaksın...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Öcü!

İnsanların neden birbirine “öcü” gibi baktığını anlamakta zorlanıyorum. Ben de sıradan bir insan olarak bazı şeylere şaşırmaya, tanıma...