5 Temmuz 2019 Cuma

Hepsi geçmese mi acaba?


Çocuklar çok ilginç değil mi? Uzunca bir zaman benimki “biraz cins sanıyordum ama yok, hepsi değişik. Aslında, bizim (zavallı) yetişkin bakış açımıza uymadıkları için “ilginç, tuhaf, değişik, zorlayıcı, anlaşılmaz” geliyorlar bize, biliyorum. Yine de hayret etmekten alıkoyamıyorum kendimi… Kendilerini neyin mutlu edeceğini, rahatlatacağını, neye ihtiyaçları olduğunu mükemmel bir şekilde biliyorlar ve talep ediyorlar. Bizse onların taleplerini karmaşık olmakla itham ediyor ve anlamıyoruz.

Sevilmek, ilgilenilmek, temasta kalmak, günü dolu doluyaşamak, hissettikleri her şeyi dışa vurmadan günü tamamlamamak istiyorlar. 

Bizimkinin okulu yaz moduna geçti; daha fazla bahçe saati, coşmalı oyunlar, sıcakların zorlaması ve öğle uykusu uyumamasının etkisiyle akşamları epey yorgun oluyor fakat uyumamak için elinden gelen her şeyi yapıyor. Ben de kendi yorgunluğum üstüne eklenen bu diretme karşısında volkan gibi kabarıyor, uyumaya direndiği her dakikayı sayıp içimden dört işlem yaparak yine kendime zaman ayıramadığım gerekçesi ile deliriyorum. 

Bugün düşündüm de, okulda zaten uzun saatler geçirdikten sonra eve geliyoruz. Ya hemen sitede oyuna dalıp hava kararmaya yakın koştur koştur yemeğe geçiyoruz ya da tam tersini yapıyoruz. Saat sekiz buçuktan sonra güneş batıyor, aşağıdan yeni gelmiş ya da sofradan yeni kalkmışken dokuzda çocuğu banyoya sürüklemeye başlıyoruz. Dokuz buçuk-on arası uyumuş oluyor. Bu sırada kan ter gözyaşı üçlüsünün sahne almış olması muhtemel. Banyo yapmam-yaparım, çıkmam-çıkarım, bir fıkra anlat hayır hayır 5 tane anlat, bir tiyatro yapalım tamam söz sadece 1 tane yapalım, 2 kitap hayır 3 kitap oku, hayır ben uyumak istemiyorum, evet ışığı kapatalım-hayır ışığa dokunma, evet farecikler hikâyesini anlat-hayır anlatma ninni söyle, hayır ninni söyleme türkü söyle…. derken artık dayanamıyor ve sızıyor. 

Mesela geçen gün ben uyumayacağım diye ayağa dikildi,sonra yanıma uzandı kitabı kapattırdı, türkünün nakaratına gelirken uyuyup kaldı. Madem kitabı bile dinleyemeyecek haldesin, uyumayacağım diye fırlamak nedir? “Sizinle daha fazla zaman geçirmek istiyorum, daha oynayamadığım oyunlar, atamadığım kahkaha ve gözyaşım var” demek istiyor aslında… Bunu anlayınca içim sızladı. 

Hiç yanımızda yatırmadığımız çocuğumuz taşınma olaylarından sonraki süreçte sık ve uzun hasta olunca bizimle uyudu birkaç kez. Sonra ne zaman uyansa yanımıza gelmek istedi. Önce o yataktayken uyuyamıyordum; kıpırdadıkça uyanıyordum. Üstelik sokaktan sinek geçse ses var diye kalkan yavru uyanıp da geri uyumayacak diye ödüm koptuğundan mumya gibi kıpırdamadan hatta nefessiz yatıyordum. Gecenin bir kısmını birlikte uyuma olayı artınca fark ettim ki yatakta tepinsem bile uyanmıyor çocuk! Arada elini yüzüme koyuyor, kafasını kolumuzun altına sokuyor ve bazen beni öpüyor! İçim bir daha sızladı, büyümüş, büyüyor ve belki bir zaman sonra istesem de benimle uyumayacak! Şimdi ona sarılınca ince uzun bir “çocuk” olduğunu fark ediyorum. O tombik, yusyuvarlak, minicik bebek yok!

Bu uyumamak için direnmeleri, talepleri için savaşmaları, arada bizi bunaltmaları da zamanla geçecek. Büyüdükçe, biraz daha yetişkin olmaya yaklaştıkça, sınırları, kuralları, dürtü kontrolünü öğrendikçe bizden uzaklaşacak. Bize daha az ihtiyaç duyacak evet ama bu büyümenin getirdiği olumlu halden çok hepimizin başına geldiği gibi kendinden uzaklaşmak yüzünden olacak belki. Yani vücudunu dinlemeyi unutacak, duygularının önüne düşünceler ve kalıplar geçirecek ya da duygularını dışa vur(ma)mak için daha “usturuplu?” yollar bulacak.

Kaybolan bebekliği gibi, çocukluğu da kaybolacak. 
“Anne kalbini bi dinleyim mi, ne diyor? Bak benimki tıktık anne, tıktık anne diyor” demeyecek bir gün. 
Annneaaaa! Bugün bir yarış arabası rüyası gördüüüümmmm!” diye uyanmayacak.
“Seni yerim çocuk!” diye üstüne atladığımda, “Anne ben kek miyim? Yeme beni!” diye ağlamayacak.
“Anne bi geler misiinn, anne bii geleeeerrr misiiinnnbi geleeeerrrr misiiinnn?” diye saniyede 3 kez seslenmeyecek. 
“Kucağında ağlayabilir miyim biraz?” diye sormayacak. 
Ne kadar büyürse büyüsün benim yavrum olsa da, şimdi bıraktığım yerde kalmayacak. 

Her anın güzelliği şimdi anlaşılmazsa, bilmiyorum ne zaman anlaşılacak!





3 yorum:

  1. Gözerm doldu okurken, gerçekten büyümeden doysak onlara onlar da bize 🙏🏼

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah keşke Gece❤️ Elimde olsa her bir anlarını donduracak saklayacağım../

      Sil
  2. Yapabileceginiz tek sey o tum masumiyeti ve ictenligi ile size yonelmisken onu geri cevirmemek.O doygunluk hissini yasayin alabildigine.Yalnizca adlar kalir diyen siir gibi yalnizca anlar kaliyor gecen zamandan

    YanıtlaSil

Öcü!

İnsanların neden birbirine “öcü” gibi baktığını anlamakta zorlanıyorum. Ben de sıradan bir insan olarak bazı şeylere şaşırmaya, tanıma...