Yine üçer üçer cevaplayarak gidiyorum! Geldik 13. soruya; bu kez 10 yıl sonra nerde nasıl yaşamak istiyorsun demiş. Kendini nerede görüyorsun falan olsa aşağı yukarı belli ve ne yalan diyeyim epey de sıkıcı. Yine gri Ankara' da, belki (kesinlikle belki çünkü kadınım) biraz yükselmişim, seçimlerde ne olacak diye konusu....aaayyyhhhhh... Neyse sorumuzun cevabına gelirsek; güneşli ve sıcak bir şehirde, sevdiklerim yanımda, çocuğumun okulu ve güvenliği için endişelenmeden ona hala çocuk gibi yaşayabileceği imkanlar sunabileceğim, kendim için bir şeyler yapacak zamanım ve enerjim iş yüzünden emilip yok olmamış, iş bilir ve hakkıyla çalışan kişilerle çalışarak kendimi geliştirerek kariyerimde ilerlediğim, bahçe işlerinden anlamam bahçeli ev degil de ferah bir dairede oturacağım ama doğaya koşacak mesafede olacağım bir muhitte yaşadığım bir hayat istiyorum. Bence çok değil hatta az... Ama yeterli. Şu aralar ruh halim zaten parçalı bulutlu, iyi bile yazdım..
14. soru hangi ünlü arkadaşın olsun isterdin diyor. Ay hiç böyle bir düşünce oluşmamış anlaşılan aklımda daha önce, öyle bakakaldım soruya. Yine de senelerce her bir şarkısını dinledikten sonra "vayyy bee bu durum için de bir şarkı yazmış bu nasıl bi kafa nasıl bi kalp" demişliğim olduğu için Minik Serçeyle en azından biraz sohbet etmek isterdim galiba.
15. Soru ise "15 yaşındaki birine vereceğin nasihat ne olurdu? " şeklinde. Zamanın 15 yaşındaki ergenlerine nasihat verilebileceğini düşünmüyorum. Gözlemlediğim o ki hiç birşeyi cidden önemsedikleri ya da nasihata kulak asacakları yok. Bu haller bir yandan hoşuma gidiyor, benim jenerasyonumdan daha özgürler diye düşünüyorum ama bazen de tıpkı onların yaptığı gibi gözlerimi devirip ay bunlar hiç cekilmez haaa diyesim geliyor :) Ama kendi 15 yaşıma nasihat verecek olsam "Daha cesur ol, mükemmel olmak zorunda değilsin kasma, seni olduğun halinle sevmeyen kimseyi yanına dahi yaklaştırma" derdim. Ay yok yeni nesil 15lere de bir şey demesem içimde kalacak, "tamam teknoliji çocuğusunuz ama sureti bırak aslına bak be yavrum" ( içimdeki romantik ve söylenmeyi seven teyze hortladı:)) ).
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Öcü!
İnsanların neden birbirine “öcü” gibi baktığını anlamakta zorlanıyorum. Ben de sıradan bir insan olarak bazı şeylere şaşırmaya, tanıma...
-
Oğlum, canım, akıllı bıdığım, tatlı sincabım, gamze suratım, her şeyim… Seni çok seviyorum, biliyor musun? Evet, biliyorsun, ne z...
-
Oğlum, canım, bin bilmişim, minik adamım, can parçam, Resmen 3 yaşındasın! Üstelik farkındasın; doğum günü sabahı doktora gitmek zorund...
-
Her zaman kaygısı yüksek bir insan oldum. Hani herkeste bir parça görülen; yeni bir ortama girince huzursuz olma, düzenini değiştirmemek iç...
-
Sanki 10 saattir saatin 5 olmasını bekliyorum. Aslında işten 5’te çıkamam, niye 5 olmasını bekliyorum ki? Bilmiyorum. Hem neden bazı günle...
-
Oğlum, canım, minik tazmanya canavarım, pofuduk poğaçam, herşeyim... 1 yaş mektubunu sürekli not aldığım o defterlere değil, buraya yazmak ...
-
İnsanların neden birbirine “öcü” gibi baktığını anlamakta zorlanıyorum. Ben de sıradan bir insan olarak bazı şeylere şaşırmaya, tanıma...
-
Az önce, yalnız bir annenin oğlunun doğum gününde yazdığı yazıyı okuyup ağladım. Öğlen de yine internette rast geldiğim bir hikayeye ağlam...
-
Çocuklardan önce bol geyik ve şamata için kullandığımız, (eski) adı “ kayınbro , elti, görümce” olan k ardeşim, eşi, ben ve kocamın olduğ...
-
Oğlum, akıllı bıdıkım, ballı lokmam, hassas kalplim, yakışıklı tosbiğim, Dün 4 yaşına girdin! İlk kez doğum gününü çekirdek ailemizle k...
-
Ocağın yarısına geldik. Eve taşınma işi sonu fos çıkan salak dizilere benzedi. Beklentiyi her yeni haberle yükseltip, sonra fıssss diye sön...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder