Hafta içi yavruyu okuldan almaya gittik... Kış kelimesini duyunca bile üşüyen bir tip olduğum için üzerimde uzun bir mont vardı. Siyah bir tayt ve siyah spor ayakkabılar. Oğlan yine büyük bir isyan içerisinde "Yine yanlış zamanda geldin yine! yine! yine! Daha yeni inmiştik oyun odasına, ben eve gelmiyorum başka yere gidiyorum"diye bağırırken bizden hemen önce iki çocuğunu alıp giden adama gözüm takıldı. Okuldan erken aldığım için isyan eden bu arkadaşın, sabah okula bırakılırken de "Akşam bazen kızıyorum ama sen yine de erken gel tamam mı?" dediğini de yazmış olayım. Neyse, adama bakarken eşini fark ettim; adam takım elbiseli, kadın da sıradan bir Ankara'lı memur giyiminde (kumaş pantolon, ceket, gömlek vs.), fakat o da ne! Kadının ayağındaki topuklu botlara çakılıp kaldım, gözümü alamıyorum! O boyda bir topuklu ayakkabıyı ömründe 5 kere ancak giymiş bir insan olarak niye o kadar etkilendim, niye ayağımdaki spor ayakkabıları çıkarıp çantama saklayasım geldi bilmiyorum. Yani ağlayacağım, o kadar kötüyüm! Sonra eve varana kadar düşündüm, ne oluyor ne oluyor... Buldum! Görünüşleri bundan 9-10 ay önceki ben (ayakkabı hariç) ve kocam...İşten dönüyorlar! Sanki birileri hayatımızı çalmış, bizi eve hapsetmiş, üstüme de o siyah taytı yapıştırmış gibi dokundu bana. İçinde bulunduğumuz duruma iyice bilendim, virüsün yedi sülalesine içimden sayıp sövdüm, bir miktar da kendime kızdım. Okuldan çocuğunu alan neredeyse tüm veliler bana benziyor halbuki, evden çalışıyorlar, sanki birbirimizi siyah taytlarımızdan tanıyalım diye anlaşmışız, nedir bu bir anda delirmek... Neyse, özetle kendime hiç ama hiç hakim olamadığımı, duygu durumumun saniyeler içinde değiştiğini bir kez daha gördüm.
Gördüm ve ne oldu? Kendime buradan ne gibi bir şey çıkardım? Hala b.k gibi hissettiğim dışında yani? Hiçbir şey tabii.
(Yazı bir hafta önce yazılmış ve yayınlanmamış... Ne okul kaldı ne düzen bu geçen sürede tabii...)
Kendime bir liste yaptım kendimi sevmeye çalışma listesi gibi bişey, sırf kendin için süslen makyaj yap gibi bir madde de var. Evden çalışırken üstümde genelde hoş bir blüz altımda tayt en altta yünlü çoraplar ve ikisi genelde birbirinden uyumsuz, çünkü ekranda sunucular gibi altım görünmüyor :) Bir gün bir aciliyet olacak yerimden kalkmak zorunda kalacağım diye endişeliyim.... Ama büyük ihtimal terapi alan kişi de taytlı yün çoraplıdır diye kendimi avutuyorum.
YanıtlaSilMinimalizm diye tutturduk bir kere, dolabımdaki neredeyse tüm parçalar gayet basic şeyler ve zaten sınırlı sayıda. Haftanın beş günü işe giderken ev kıyafetine çok ihtiyaç olmuyormuş, evde kalınca anladım! Ben de ha bire toplantı yaptığım için iş bluzlarımı evde giymeye başladım, elbette altımda tayt ve elbette yünlü çorapla panduf var :) eminim danışanların da aynı bizim gibi, hatta altı çıplak değilse şükretmeli :)
Sil