4 Aralık 2017 Pazartesi

Nefret top6 listesi

Olumsuz şeyler düşünme, olumsuz şeyler yazma, olumsuz hissetme (cümle içinde şu ana kadar 3, tane olumsuz (aha 4!) kullandı bile!) diyorum kendime… Böyle böyle gaz vermeye çalışıyorum, fakat “yazmazsam çatlayacağım” kontenjanımı kullanarak bugünkü “nefretli” yazımı yazmak istiyorum. Nefret top6 listem aşağıda!
Bu aralar iş yerinde bir çeşit “deli”yle uğraşıyorum. Değil birlikte çalışmak, aynı ortamda bulunmak bile istemediğim tiplerden biri… Neyse, hem anlatmış olayım hem de listemde ilk sırayı almış olsun o zaman, başlıyorum:
  1. “Aklı var, fikri yok” lar: Sözlerinin/davranışlarının sonuçlarını kestirme becerisi olmayan, düşünce dünyası sınırlı, sosyal uyumsuzluk çeken tiplerden yani. Bu aralar bu tipten elimde bir tane mevcut… Aslında benim birimimde değil, ama bir proje için ortak iş yapmak zorunda kalıyoruz. Olur olmaz yerlerde dan dun konuşuyor, insanların yanında konuştuklarını hiç süzmeden aynen taşıyıp başka yerlere yayıyor, kendinin üstü insanlara saygısızlığa varan sertlikte e-postalar yollayarak işini takip ettiğini iddia ediyor, sürekli yüksek sesle konuşuyor, hafif paranoyak şiddetli alıngan, kafasına bir şey takınca onun dışına çıkamıyor… Günlerdir iş yapacağımız sürenin dörtte üçünü buna laf anlatmakla geçiriyorum… Yalnız çok dikkatli olmak lazım bu tiplerle konuşurken, kulak memesi kıvamında kurabiye hamuru hazırlamak gibi bi’ kıvamı var; otoriteni hissettireceksin ama korkutup üstüne sıçratmayacaksın, tatlı dille konuşacaksın ama senden destek aldığını düşünüp coşmasına müsaade etmeyeceksin, mesafeni milimetrik ayarlayacak asla bozmayacaksın, senin sözlerinden anlamlar çıkarmasına ya da birilerine taşımasına bir önlem olarak konuşurken kelimelerine hatta mimiklerine bile dikkat edeceksin. Yorucu. Çok yorucu. Neyseki, biz günlerdir bu döngüde yuvarlanırken konuşmalarımızı yan kübikten dinleyen bir yakın arkadaşım beni profesyonelliğimden ötürü tebrik etti de biraz motive oldum. İşte bu gazla çocuğu öldürmeden işimi tamamlamak için gün sayıyorum.
  2. Cahiller/ Cahil cesareti ile her halta burnunu sokan fakat hiçbir işin sonunu getiremeyenler: Bu modeller bende seyrimeye neden oluyor. Bunlar konuşmaya başladığı zaman kaşım gözüm seyriyor, soldan soldan inme geliyor bana… Allahım cahil insana tahammül edemiyorum! Bilmemek değil öğrenmemek ayıp lafına gönülden inanan bir Mızmız olarak, bir işe girişen insanın o konuyla ilgili genel kavramları, terminolojiyi ve en azından temel mantığı bilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bunların kenarından bile geçmeden toplantılarda söz alıp konuşanları görünce üstlerine şununla vurmak istiyorum;                  

Telefonundan bir kelime aratıp az sonra anlamını bilmediğini belli eder şekilde o konu hakkında konuşan insanımsı gördü bu gözler!

  1. Her şeyi çıkar amaçlı olarak değerlendirenler: Ne acıdır ki bu tipler 2 katmanda yoğunlaşıyor; yönetici ve alt birim elemanları. Hadi ikincisine -sinir de olsan- köylü kurnazlığı diyor, gerçekten görgüsü ve algısının sınırlı olduğunu söyleyerek kendini rahatlatıyorsun. Peki yöneticiler? Yahu benim yaşım kadar süredir meslekte bazıları, insan azıcık utanmaz arlanmaz mı? Her işe/ projeye/ göreve ben buradan ne çıkar sağlayacağım diye bakmak olur mu? Baktı ki işin biraz maddi ayağı da var, ağzının suyunu akıtarak o işe atlamak, o işten tecrübe kazanacak ya da faydalanacak genç insanların önünü kesmek vicdani mi? Allah ıslah etsin diyor, burada kesiyorum…
  2. Tembeller: Tembel insana uyuz oluyorum. Başka nasıl açıklayacağımı bilemiyorum, hissettiğim şey uyuz olmak. Yanlarına yaklaşmak dahi istemiyorum. İş yerlerinde ne yazık ki özellikle devlet kurumlarında, tıkır tıkır gelen maaştan mütevellit kendini salmakta bir sakınca görmeyen, onun yapmadığı işin çalışan bir arkadaşının omzuna yükleneceğinin bilinciyle gevşemiş, hatta bazen tembelliğini açıkça dile getirmekte bir beis görmeyen “asalak” tipler… Kocamın bu konudaki anısı daha efsane; iş yerinde bir dosya ile ilgili işlem istediği 30 senelik memur işi yapmıyor… Bir oluyor, iki oluyor, benim koca 3. Kez üsteleyince kadın ağlamaya başlıyor! Ben bunu hiç yapmadım bilmiyorum çok üstüme geliyorsunuz diye… Şimdi şu iki şeyi aynı cümlede kullanalım: “30 senelik memur” – “Daha önce yapmamış/bilmiyor” !
  3. Daha ilk cümlede hayat enerjini sömürenler: Ben kendime çok yüklendiğimi düşünüyorum bunları görünce, ben olumsuz bir insansam bunlar ne? Ben sadece gerçekçiyim, söylenmeyi severim evet ama o da kendi kendime. Enerji bükücülerse bambaşka bir “şey”, çünkü; daha ilk cümlesinden başlayarak içinize bir taş oturtmayı başarırlar, konuşurken kullandıkları ses tonu bile tansiyonunuzu bir aşağı bir yukarı vurmaya yeter. Size yapılması gereken o işin ne kadar zor yahut imkânsız olduğunu, herkesin yamuk bir onun doğru olduğunu, ne kadar çok çabaladığını ama olmadığını, feleğin sillesini, çileeeeee diyen bülbülü anlatır. Şişersiniz, patlayamazsınız. Yaptığınız işten soğursunuz. Biraz uzun konuşursanız hayattan bile soğursunuz. Görünce kaçın diyorum.
  4. İş çalanlar: Bunlar kendilerini aşırı akıllı zanneden grup. Yaptığınız işi siz yokken sahiplenmeye çalışanlar hep bunlar işte. Elimden aldığı bilgi notu/doküman/belge ile makama çıkıp, hazırlamadığı gibi zahmet edip göz bile gezdirmediği o çalışma hakkında ahkâm kesmeye çalışanlarla bir arada çalışıyorum uzun zamandır. Sorumluluk hassasiyeti yüksek - tabii bir de salak bir “inek”- olduğum için kendimi bunlardan korumayı hala ve hala tam olarak öğrenemedim. Mal gibi çalışıp yaptığım işi başkalarının kullanmasını izliyorum. Sonra o işin hamallığı tekrar bana yıkılıyor yalnız inanır mısın? Cambaz olsa yapamaz diyorum bu elden ele aktarmayı, ama yapıyorlar. İhale bana patlıyor, kaymağını onlar yiyorlar.
  5. ......


Ayyyyhhh! Daha yazacaktım ama yazdıkça işe gitme hevesim sönmeye başladı, rahatlamak için yazdığım yazı bana pahalıya patlayacak, burada bırakıyorum!

2 yorum:

  1. Çalışıyormuş gibi görünmede uzmanlaşanlar???

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ay bi de onlar var degil mi?! Benim bu liste top16 ya kadar gider, sinir oldukca daha yazacagim anlasilan 😄

      Sil