Bu aralar hayatı sevmek üzerine düşünüyorum. Neredeyse iki yıldır benim yaptığım gibi saatleri günleri ve haftaları birbirine ekleyip bitmek tükenmek bilmeyen işlerin ortasında kendine 5 dakika zaman ayırmaya çalışmak, ama tabii önce bunu hak etmeye uğraşmak, sanıyorum ki hayatı sevmek değil. En iyi ihtimalle ben buna zaman öldürmek derdim (şayet üstü kapalı bir şekilde ruhunu öldürmek değilse).
Evet aylar sonra gelmiş bunları yazıyorum çünkü gerçekten de yaşadığım günlerin bahsetmeye değer bir tarafı yokmuş gibi hissediyorum. Her gün birbirinin aynısı bir iç sıkıntısıyla akşamı zor ettim, en kısa özeti bu.
Çocuk sahibi olmanın benim için kendimle yüzleşmekle ilgili olarak en zor şey olduğunu düşünüyordum. Hoş hala öyle. Fakat anlıyorum ki insanı kendi defoları ile yüzleştirecek başka şeyler de varmış.
Koca bir nesil birbirimize bu konuda çok benzesek de ,sanıyorum ki herkes aynı derecede yaralanmış değil. Kendi değerini, sevilebilirliğini ya da işte her ne derseniz onu, takdir edilmek, onaylanmak ve/veya başarılı olmakla eş görenler burada mı? Titiz bir çalışma etiği ya da mükemmeliyetçilik sandığınız şeyin aslında sadece gün sonunda takdir edilmek için bir çırpınış olduğunu anladığınızda nasıl hissettiniz? Ben bir şey hissetmedim çünkü hala bir şeyleri muntazam hale getirmeye çabalamakla meşguldüm. Sorun şu ki ben uğraştıkça ve hatta daha kusursuz yapmaya çalıştıkça daha fazla sorunla karşılaştım. Bu beni durdurdu mu? Hayır, daha ateşli bir şekilde uğraşmaya,bazen de iyice içime çekilip kendime eziyet etmeye mecbur bıraktı. Ama daha da önemlisi, farkında olmadığım asıl konu, kimsenin yaptığım şeyi takdir edecek kapasitede olmamasıydı. Düşünüyorum da kapasiteleri olsa bile belki umurlarında olmayacaktı. Peki o zaman kimse görmeyecekse kimse anlamayacaksa, herkes görsün herkes anlasın ve herkes onaylasın diye o çılgın çabam ne anlama geliyordu? Ben bunu nasıl görememiştim? Kendi kuyruğunu kovalarken kendi gölgemden kaçarken kendi boğazımı sıkarken her şeyi unutmuştum.
Şimdi çok mu farklıyım? Çok değil. Fakat en azından farkındayım.
Hayatı sevmek üzerine düşünüyorum oradan kendini sevmeye varacağıma eminim.
Kendi terapi koltuğumda, tüm etik prosedürleri aşarak, kendimi kucaklıyorum.