23 Mayıs 2017 Salı

Varlığı bir dert, yokluğu yara: Kilo!

Kendimi beğenmiyorum bir kaç aydır. Söylenerek giyiniyorum falan... Zaten uzun zamandır pek birşey almadım, kocam inanamıyor ama alışverişe gitme tekliflerini geri çeviriyorum. Çünkü hem o uygun bedeni bulma çilesini çekmek, hem de bulsam bile içime sinmeyen o görüntüyü görmek istemiyorum.  

Aslında herşey hamilelikle başladı. Nasıl beslenmem gerektiğini ve almam gereken ortalama kiloyu konuşuyoruz bir kontrolde. Beslenmede çok sorun yok, öğün atlamam, et, balık ve sebze okey, yemek seçmem, abur cubur nadiren yerim, tek zayıf noktam arada bir yediğim cips ve yaz kış devam ettiğim dondurma... Ama doktorum beni kilo konusunda feci sıkıştırıyor; genelde 10-13 kilo arasında almasını isteriz anne adaylarının diyor, ama senin enn azz 16-18 kilo alman şart! 

Evet çünkü çok zayıfım. Evet acayip zayıfım. Evet evet çöp gibiyim. 
Hayır hasta değilim ( burada asıl sorulmak istenen şu; kanser misin? Degilsen anoreksik misin?), hayır sonradan zayıflamadım, hayır özel birşey yapmıyorum.

Doktor beni böyle uyarmakla kalmayıp bir kaç tane de felaket senaryosu çizince bende başladı bir korku. Kendimi bildim bileli minik bi insanım ben. Boyum 1.62, eh uzun değilim ama Türkiye'de yaşıyoruz yahu, hatun kişilerin ortalama boyu kaç ki... Çocukken de zayıftım, ergenken de... Hatta kilom lise birden beri aynı. Hiç değişmedi. Ben de kendimi böyle kabullendim, kiloma sataşanlar, alttan alta kıskanıp laf söylemeye kalkanlara müthiş sinir olsam da kendimi çirkin bulmadım, hatta kendimi gayet de çok sever(d)im ayol. Şunu söylemeyi çok istediğim olmuştu bu sebeple: 


Neyse, doktorun yanından çıktığım gibi, zaten hamile olduğumu öğrendiğim andan beri günde 6 öğün ve bol bol yediğim sağlıklı tüm yiyecekleri listeledim ve diyetisyene gittim. Ben bunları yiyorum, oldu 16 hafta daha 1 kilo ancak aldım, yardım et dedim. Kadın listeye baktı ve "Devam et, söyleyebileceğim hiçbirşey yok " diyerek (Tabii parayı almayı ihmal etmedi) beni yolladı. Uzatmayayım, 20. Haftadan sonra kilolar başladı gelmeye. Tabii erken doğum riski falan deyip kıpırdamadan yattığım 1 ayın da etkisi var diye düşünüyorum... 42. haftaya dönerken 15 kilo almıştım sonunda. Bana koyulan hedefe ulaşamamış olsam da, ikimiz de sağlıklıydık ve resmen bi' güzellik gelmişti bana. Bu güzelleşme durumunda muhteşem hormon bombardımanının etkisi tartışılmaz tabii, ama benim de ilk kez yanağım, kalçam falan vardı düşünsene... 

Ben kendime hayran kaladurayım, yavru doğdu 3.900 zaten, ödemdi suydu derken bir kaç hafta sonra kilolar erimeye başladı. Bir kaç ay sonra noluurrr hepsi gitmesin diye tırmalıyorum fakat yavruyla yalnızım ve totom koltukla ancak gece buluşuyordu, sonunda olan oldu: Şu an hamilelik öncesinin 1.5 kilo altındayım. Devasa karnımı özlemiyorum elbette, ama çırpı kollarım ve bacaklarıma bakınca, yerine göbekli zamanlarımdaki hallerini getirmek istiyorum. Hadi göz altı çukurları 13 aylık uykusuzluktan, nerde güzelim yanaklar? 

İlk kez kendimden hiç mi hiç memnun değilim. Üstelik beslenmem de iğrenç şeylerle doldu. Habire şekerli şeyler yiyorum mesela, bana iyi gelmediğinin farkındayım ama canım sıkıldıkça dadanıyorum. 42 hafta boyu 1 kere paketli gıda, şeker içeren ürün ya da gazlı içecek ağzıma sürmeden mis gibi kilo almıştım. Şimdi hem bir düzen kuramıyorum hem de sağlıksız şeyleri bırakamıyorum.


İnsan iradesini kullanmalı, kendini kontrol etmeli vıdı vıdı vıdı diyen ben, kendimle göz göze gelemiyorum. Üstelik insanların çoğu fazla kilodan muzdarip olduğu için kimseye derdimi de anlatamıyorum.

Ay baya üzgünüm işte. 

Sanki evde yavruyla baş başa olduğum sürece hiçbir diyete uyamam gibi geliyor. Bahane mi bilmiyorum.


3 yorum:

  1. Çok sevdiğim bir kankitom var. İncecik, çırpı bacak, kemikler sayılan cinsten (ama bence dünyalar fıstığı) onunla konuşurduk hep bu konuyu...
    Kendini asla zayıf olduğu için çirkin bulmazdı; ama hem bünyesi zayıf düştüğü için, kolay yorulduğu için, yemek konusunda sıkıntı yaşadığı için (tabağını bitiremezdi, her şeyi yiyemezdi vs vs) hep bir kilo alma hayali olurdu. Diyetisyen, çeşitli yöntemler falan da denedi hayatı boyunca. Aslında kilo alma isteği demeyeyim de verme korkusu oluyordu sanırım onda da. 1-2 kilo verse acayip panikliyor morali bozuluyordu. Kilo konusu hep gündeminde, hayatının içinde, bunaltan birşeydi onun da...

    İnsanlar zayıf birine çok kolay yaralayıcı laflar söylüyor, (kendince) espriler yapıyor!
    -annen/kocan bakmamış sana
    -bu kadar zayıflık iyi değil, kilo al
    -biraz kilo alsan çok daha güzel olursun
    -sen hiç yemiyon mu
    -ay yiye yiye bunu mu yedin, tabi kilo alamazsın kızım sonra!
    -hadi yeee ye ye, al bunu da ye bak zaten kuş kadarsın.

    Bunları her gören söylüyor! Yeni tanıştığın insan da söylüyor, kafasına göre geyik yapıyor. Komşu teyze de söylüyor. Ama şişmanlık tabu! Onların dokunulmazlığı var!!! Çok çok çok yakınıysan belki kilosu Hakkı'nda yorum yapabilirsin şişman bir insanın (kilo ver, yeme vs vs) onun dışında tek laf edemez üstüne "yok canım iyisin" falan diye yalan söylemek, nazik olmak zorunda kalırsın... Ama zayıf birine nezaketen de olsa "iyisin" denildiği görülmemiştir. Mutlaka "birazcık kilo alsan daha iyi olur" denir...

    Bunun nedenlerini çok düşünür, üstüne konuşurduk senin bahsettiğin çerçevede :)
    Not: Arkadaşım hala zayıf (şimdi ikiz anası :))) ama onunla bunları yaşadığım, onun neler yaşadığını bildiğim için seni çok iyi anlıyorum.
    Not 2: ben şüşkoyum :)))

    YanıtlaSil
  2. Ben senin suskoluguna inanmam...da kendine oyle diyen birinin beni anlamasina cok sevindim:) super tespit yapmissin, biz tombullara sen gobeeene bak diyemiyoruz ama o biz sıskalara ayy kemiklerin çıkmış diyebiliyor...
    Ben de hayatım boyunca bir kere daha diyetisyene gitmistim, masterin ilk senesi kendimde muhtesem degisiklikler hayal ediyorum falan... Diyet arti spor verdi, bi gaz başladım tam 2.5 ay devam ettim ve 1.5 kilo verdim, ahahhahaha:)))) diyetisyen isini hamilelige kadar unutmustum boylece..

    YanıtlaSil
  3. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil